Serhat Tutumluer

Saturday, April 01, 2006

Cenneti Beklerken Hakkında

Yonetmen: Dervis Zaim
Goruntu Yonetmeni: Mustafa Kuscu
Kamera: Moviecam Compact ve Arriflex 35 III (Lokomotif)
Kamera Asistanlari: Erol Beraha, Ozgur Gur, Huseyin Basarir, Ozan Temiz, Hurer Ebeoglu
Cekim tarihleri: 26 Eylul - 31 Ekim 2005

Dervis Zaim yeni filmi 'Cenneti Beklerken'in cekimlerine basladi. 17. yuzyil Osmanli'sinda gecen filmde Zaim, İstanbul'da baslayip Anadolu'ya uzanan bir ask ve yol hikâyesi anlatiyor.

'Tavutta Rovasata'da marjinal bir yasam suren, araba hirsizi Mahsun'un sicacik hikâyesine ortak ediyordu Dervis Zaim bizi. 'Filler ve Cimen'de Susurluk iliskileri uzerinden Turkiye'nin fotografini cekiyordu. 'Camur'da ise politikacilarin ellerinde oyuncak haline gelen Kibris sorununun adada yasayan insanlari nasil etkiledigini anlatiyordu. Zaim cekimlerine henuz basladigi yeni filmi 'Cenneti Beklerken'de tarihin dehlizlerinde zorlu bir yolculuga cikiyor. Zorlu diyoruz cunku Zaim, bir yandan yonetmen olarak cevaplari hayli dusundurucu olabilecek, sinemamiza yeni acilimlar getirebilecek sorularin pesine dusuyor, bir yandan da yapimci olarak diger filmleriyle kiyaslandiginda hayli buyuk bir produksiyonu hayata gecirmeye calisiyor.

17. yuzyil Osmanli'sinda gecen ama farkli donemlerdeki bircok tarihi olayi ve sahsiyeti bulusturan kurgusal bir hikâye anlatan filmde Serhat Tutumluer, Ahmet Mumtaz Taylan, Melisa Sozen, Mehmet Ali Nuroglu, Nihat İleri gibi isimler rol aliyor. Zaim, cekimlerine Kayseri'de basladigi yeni filmini anlatti...

Soru: Sizi donem filmi cekmeye iten sebepler nelerdi?

- Kafami kurcalayan bazi sorularin yanitlarini ararken 'Acaba gecmis bize muhtemel bir yanit icin ipuclari verebilir mi?' sorusunu kendime sordum. Osmanli tarihi/kulturuyle ilgim oteden beri vardi. 'Gunumuzde yasayan bir insanin ruhu ve aklina bu kulturun fisildayacaklari neler olabilir?' sorusunu sormaya calistim. Bunu baska sorular izledi. 'Sinemada daha farkli anlatim tarzlarini nasil olusturabilirim?', 'Bu anlatim tarzlarini kendi sinema anlayisimla bulusturma adina Osmanli geleneginden yararlanma ihtimalimiz nedir?' gibi sorulari sorarken bu senaryoya geldim. 17. yuzyilda gecen, yazmaktan keyif aldigim bu senaryo 'Cenneti Beklerken', bu tip bir momentum sonucunda dogdu.

Esinlendigim birkac tarihi olay ve sahsiyet var. Taht kavgalari, minyaturler, resimler, seyyahlarin gozlemleri... Bir suru olayi kisa devre yaptirarak tek bir dere yataginin icerisinde eritmeye calistim. Ama esinlenmelerimin kimilerini taninmayacak hale getirmeye calistim.

Yaniti is bittikten sonra vermeyi tercih ederim. Tarihi az ya da cok takip eden insanlarin 'evet, bu hikâye su donemdeki su olayi andiriyor' diyebilecekleri olaylar var senaryoda. Ama film butunuyle 'tarihsel' olaylari anlatmiyor. Benim daha once yaptigim islerde oldugu gibi kurmacaya da yer veriyor. Esin kaynaklarindan cok beni heyecanlandiran bir iki noktanin altini cizmek istiyorum. 17. yuzyilda yasayan sehirli, murekkep yalamis bir Osmanli dunyaya nasil bakardi? Bu bakisin bugunku insanlara estetik ya da fikri bakimdan verecegi bazi ipuclari ya da onlarin hayatini daha keyifli kilacak bazi hazlari olabilir mi? Tek basina, sadece bir hazzi hatirlamak bile cok buyuk bir armagan olabilecektir bizim icin diye dusunuyorum. Gecmiste yasayan bu insanin problemleriyle bizim problemlerimiz birbiriyle ortusebilir mi? Filmde biraz bunlari desmeye, en azindan seyirciyi benimle birlikte haz almaya davet etmeye calisiyorum. Film İstanbul'da baslayip Anadolu'ya uzanan bir yol ve ask hikâyesi aslinda.

Soru: Filmin cekimlerine Kayseri'de basladiniz? Mekân olarak Kayseri'yi secmenizin sebebi nedir?

- İstanbul olmadan Osmanli'yi dusunmek imkânsiz zaten onun icin cekimlerin bir kismini İstanbul'da cekecegiz. Kayseri'ye gelince... Kayseri o doneme ait kervansaraylarin hâlâ saglam bulundugu bir yer. Ayrica Kayseri'nin ilginc ve farkli dokulari kisa mesafeler icinde bulabileceginiz bir doga yapisi var.

Soru: Turk sinemasi, genel olarak tarihi bir fon olarak kullanma egiliminde.

- Cok az film bunu asti. Siz tamamiyla tarihten beslenen bir filmin pesindesiniz anladigim kadariyla. Bence, bu topraklarda yeseren tarih sinemamizda cogunlukla parodi tarzi ile ele alinmis. Seyirci de tarihi filmleri cogunlukla daha onceki filmlerin yaratigi bir beklentiler kodu ile okumaya kosullanmis. Tarihle bizim sinemamizin daha baska duzlemlerde yuzlesmesi gerektigini dusunuyorum. Boylesi bir kucaklama hem bizim icin, hem de dunya icin bir zenginliktir. Bu anlamda 'Cenneti Beklerken' beni heyecanlandiriyor.

Soru: Hem yapimci, hem de yonetmen olmak, boylesi bir donem filminde zor olacak sizin icin.

- Turk sinema sektoru icinde film yapma pratiginin nereden nereye gittigi uzerine baska bir zaman uzun uzun konusmak isterim. Bu tabloda benim yapmaya calistigim turden filmlerin gerceklesmesi sapkadan tavsan cikarmakla esdeger bir seye donusuyor.

Uzun surecek bir konuyu kisa kesip tekrar 'Cenneti Beklerken' projesine doneyim. Gunumuzde gecen bir hikâye cekerken isiniz daha kolaydir. Kostum, dekor, su bu butcesinin altindan daha kolay kalkabilirsiniz. Dolayisiyla bu donem filminin benim icin en azindan yapim anlaminda bir sinama olacagini soyleyebilirim Serhat Tutumluer ile.

Ama ekibime guveniyorum. Benim gorevim zaten bu sureci keyifli hale getirmek. Hem kendim icin hem de ekibim icin. Film cekmeye calismakla aci cekmeyi galiba ayirmak gerekiyor. İkisi, bu zamanda ve bu ulkede, birbirinden cok da ayrilan seyler gibi durmayabilir. Ama bunlarin arasina keyif sokmak, hic de fena bir baslangic olmaz. Denemekte yarar var. Her seye ragmen.

Roportaj: Olkan Ozyurt - Radikal
Foto: Dervis Zaim (Fotografi ceken: Serkan Taycan)
Serhat Ulueren
Lokomotif Kamera

0 Comments:

Post a Comment

Subscribe to Post Comments [Atom]



<< Home